ŞEBİN GÜNDEM
HV
28 NİSAN Pazar 06:40
Advert

Dünya’nın en eski şirketi Japonya’da kuruldu ve bin 445 yaşında

Dünyada sınırlı sayıda bulunan köklü aile şirketlerinin sırrını anlatan Ortak Akıl Danışmanlık Kurucusu Dr. Yılmaz Sönmez, "Cirosal büyüme ya da bilanço gücü değil, ailenin ve şirketin kurumsallaşmasını başaranlara, dijitalleşmesine yatırım yapanlara sürdürülebilir diyoruz. Dünyada aile şirketlerinin yüzde 70’i ilk kuşak içerisinde başarısız. Türkiye’de ise aile şirketlerinin yüzde 80’i ikinci kuşağa geçmeden ömrünü tamamlıyor. Yeni kurulan aile şirketlerinin yaklaşık yüzde 85’i ilk 5 yıl içerisinde yok olmakta. Japonya’da bir asrı başarıyla geride bırakmış şirket sayısı 30 bini bulurken, Türkiye’de ise bu sayı 30’u ancak görebilmektedir" dedi.

EKONOMİ
Giriş Tarihi : 04-09-2023 13:39
Dünya’nın en eski şirketi Japonya’da kuruldu ve bin 445 yaşında
Dünyada sınırlı sayıda bulunan köklü aile şirketlerinin sırrını anlatan Ortak Akıl Danışmanlık Kurucusu Dr. Yılmaz Sönmez, "Cirosal büyüme ya da bilanço gücü değil, ailenin ve şirketin kurumsallaşmasını başaranlara, dijitalleşmesine yatırım yapanlara sürdürülebilir diyoruz. Dünyada aile şirketlerinin yüzde 70’i ilk kuşak içerisinde başarısız. Türkiye’de ise aile şirketlerinin yüzde 80’i ikinci kuşağa geçmeden ömrünü tamamlıyor. Yeni kurulan aile şirketlerinin yaklaşık yüzde 85’i ilk 5 yıl içerisinde yok olmakta. Japonya’da bir asrı başarıyla geride bırakmış şirket sayısı 30 bini bulurken, Türkiye’de ise bu sayı 30’u ancak görebilmektedir" dedi.
Geçmişte ve günümüzde birçok şirket kurulurken çok azı köklü olarak markalaşarak sürdürülebilir hale geldi. Ortak Akıl Danışmanlık Kurucusu Dr. Yılmaz Sönmez, şirketlerin nasıl kuşaktan kuşağa sürdürüldüğünün sırrını anlattı. Köklü şirketlerden bahseden Ortak Akıl Danışmanlık Kurucusu Dr. Yılmaz Sönmez, "Japonya’da 578 yılında ticari hayata atılan Kongo Gumi inşaat şirketi, 718 yılında kurulan konaklama sektörü devi Japon Hoshi, bin yılında kurulan bağcılık ve şarap üretimi ile uğraşan Fransız Chateau de Goulaine, 1114 yılında kurulan zeytinyağı üreticisi İtalyan Barone Ricasoli ya da yine İtalya’da 1295 yılında kurulan cam üreticisi Barovier & Toso şirketi, kuşaklar arası geçişte sürdürülebilirlik şampiyonlarıdır" diye konuştu.

"Aile şirketlerini sonraki kuşaklara aktarmak zor zanaattır"
Şirketlerin ömrü hakkında bilgiler veren Sönmez, "Harvard Business Review’a göre dünyada aile şirketlerinin yüzde 70’i ilk kuşak içerisinde başarısız olurken, Türkiye’de ise tüm şirketlerin yaklaşık yüzde 95’ini oluşturan aile şirketlerinin yüzde 80’i ikinci kuşağa geçmeden ömrünü tamamlamakta ve sadece yüzde 4’ü üçüncü kuşağa geçebilmektedir. Yeni kurulan aile şirketlerinin yaklaşık yüzde 85’i ilk 5 yıl içerisinde yok olmakta. Japonya’da bir asrı başarıyla geride bırakmış şirket sayısı 30 bini bulurken, Türkiye’de ise bu sayı 30’u ancak görebilmektedir. Kısacası, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de aile şirketlerini sonraki kuşaklara aktarmak zor zanaattır. Üstelik bu duruma birçok kültürel ve yapısal faktör de zemin hazırlamaktadır" şeklinde konuştu.

"Ürünleri e-ticaret kanalları aracılığı ile müşterilere ulaştırmak kişileri rakiplerine kıyasla ayrıcalıklı kılıyor"
Sönmez, 1950’lerde özel sektörün palazlandığı Türkiye’de üçüncü kuşak devri 2010’lu yılların başında başladığını belirterek, “Ancak genel istatistiklerde de görüldüğü üzere durum pek parlak değildir. Peki Türkiye’deki şirketlerin sadece çok azının üçüncü kuşağa kalması mukadderat mı? Bu ortalama yukarı çekilemez mi? Türkiye’nin 100 yıllık markaları başarılarını neye borçlu? İşte bunun için ilham verici örneklere odaklanmak gerekiyor. Türkiye’nin 100 yıllık markalarının başarısının arkasında kurumsallaşma vizyonu çerçevesinde aile anayasaları ve meclisleri, halefiyet planları var. Ancak tüm reçete bununla sınırlı değil. Buna ilaveten bayrak markalarımız son yıllarda güçlü bir dijital dönüşüm serüvenine atılmış durumda. Bütün güçlü raf penetrasyonlarına ve ihracat güçlerine rağmen son yıllarda ustalıkla ürettikleri ürünleri e-ticaret kanalları aracılığı ile müşterilerine ulaştırmaları onları rakiplerine kıyasla ayrıcalıklı kılıyor. Bu açıdan Eyüp Sabri Tuncer’in e-ticaretle sağladığı dönüşüm gerçekten hayranlık uyandırıcı ve ilham verici" ifadelerini kullandı.

"E-ticaretin firmanın cirosu içerisindeki payı tarihsel rekorlar kırıyor"
Konuşmasını sürdüren Sönmez, "1923 yılında kurulduktan sonra ilk televizyon reklamını 2003 yılında yayınlayan Eyüp Sabri Tuncer, 2007 yılında web sitesini dijital dünyayla buluşturuyor. Başta ikonik ürünü olan kolonya olmak üzere ev bakım, kişisel bakım ve kozmetik ürünlerini ürün yelpazesinde bulunduran marka, pandemide dezenfektan ve kolonyalara yoğun ilgi sayesinde hızlı bir büyüme kaydediyor. Ancak sadece hazır talebi karşılamakla yetinmiyor, dijital reklam bütçesini 10 katına çıkarıyor ve dijital dönüşüme hız veriyor. Bugün e-ticaretin firmanın cirosu içerisindeki payı tarihsel rekorlar kırıyor" dedi.

"100 yılı aşkın süredir ticari hayatını sürdüren markalar e-ticarette önemli başarılar kaydediyor"
Türkiye’de 100 yıllık markaların çatı kuruluşunun olduğunu ifade eden Ortak Akıl Danışmanlık Kurucusu Yılmaz Sönmez, "Bu çatı kuruluşunun ismi Yüzyıllık Markalar Derneği. Web sitesi aracılığı ile bu derneğin üyelerine göz gezdirdiğinizde Türkiye’nin ticari tarihinde bir gezintiye çıkıyorsunuz. 100 yılı aşkın süredir ticari hayatını sürdüren ve aralarında Eyüp Sabri Tuncer’in de bulunduğu bu markaların birçoğu, uzun süredir e-ticarette önemli başarılar kaydediyor. Ali Muhiddin Hacı Bekir, Çift Geyik Karaca, Hafız Mustafa, Koska bu markalardan sadece bazıları. Bugün, asırlık çınar niteliğindeki bu markaların dijitalleşme süreçlerinden 3. kuşak temsilciler sorumlu. Onlar sadece dijitalleşmenin değil, şirketi büyütmenin ve büyütürken ömrünü uzatmanın da bayraktarlığını yapıyor. Bu sayede e-ticaret başta olmak üzere dijital dönüşüm markalarımızın ömrünü uzattığı gibi 100 yıllık markaların sayısını artıran yolda bir paradigma değişikliğini temsil ediyor" diye konuştu.

"Şirketin kurumsallaşmasını başaranlara, dijitalleşmesine yatırım yapanlara başarılı ve sürdürülebilir diyoruz"
Başarı kriterleri sadece cirosal büyüme ya da pazar payını artırmakla sınırlı olmadığını söyleyen Sönmez, "Dijital dönüşüme hız vermiş ve dijital dünyada varlığını güçlendirmiş firmalar aynı zamanda genç ve özellikle dijital yetenekler için de cazibe merkezi niteliğinde. Genç yetenekler kendilerine tanınan kariyer ve gelişim imkanları sayesinde hem markayı dijital dünyada doludizgin büyütüyor hem de 100 yıllık markanın elçisi olmanın gururunu yaşıyor. Bu da işletmelerin ömrünü uzatan başka unsur. Özetle bugünün dirençli ve 3. kuşağa aktarılabilmiş aile şirketleri için kritik performans göstergeleri değişmiş durumda diyebiliriz. Cirosal büyüme ya da bilanço gücü değil, ailenin ve şirketin kurumsallaşmasını başaranlara, dijitalleşmesine yatırım yapanlara başarılı ve sürdürülebilir diyoruz. 3. kuşak yöneticiler, şirketin dijital dönüşümüne hız verirken, özellikle e-ticareti ve dahası e-ihracatı yol haritalarında ayrıcalıklı bir yere koyuyor. Buna göre aksiyonlar alıyor ve sürdürülebilir büyümeye imza atıyor" şeklinde konuştu.
AdminAdmin