Ekonomik büyüme, bir ülkedeki mal ve hizmet üretiminin artışıyla ölçülür ve genellikle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ile değerlendirilmektedir. GSYH'deki pozitif değişiklikler büyümeyi, negatif değişiklikler ise daralmayı ifade etmektedir. Gelişmekte olan ülkeler büyümeyi ana hedef olarak belirlerken, gelişmiş ülkeler ekonomik kalkınmayı amaçlamaktadır. Kalkınma, büyümenin yanı sıra gelir adaletsizliği, işsizlik ve sosyal kurumların modernleşmesini de içerir, bu da toplumsal ve kültürel gelişmeyi vurgulayan bir vizyonu yansıtmaktadır.
Türkiye, enerji konusunda %71 oranında, ham petrolde ise %92 seviyelerinde dışa bağımlı bulunmaktadır. Bu durum, petrol fiyatlarındaki dalgalanmaların Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini daha belirgin hale getirmektedir. Petrol ihraç eden ülkeler, fiyat artışlarıyla gelirlerini artırırken ekonomik büyüme ve yatırımlarını hızlandırabilmektedir. Ancak Türkiye gibi ithalatçı ülkeler, enerji maliyetlerinin yükselmesi ve enflasyon gibi zorluklarla mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler, dışa bağımlılıkları nedeniyle bu durumdan daha fazla etkileniyor ve ekonomik dengelerinde derin sorunlar yaşayabilmektedir.
PETROL FİYATLARI VE EKONOMİK DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ İLİŞKİ İNCELENMEKTEDİR
Giresun Üniversitesi Şebinkarahisar Meslek Yüksekokulu’ndan Öğr. Gör. Dr. Necati Altemur, “Petrol Fiyatları ve Makroekonomik Değişkenler Arasındaki İlişki: Türkiye Örneği adlı çalışmasında, Ocak 1995 ile Şubat 2023 arasındaki 28 yıllık dönemde petrol fiyatları, enflasyon ve döviz kuru arasındaki olası eş bütünleşme ilişkisini (ekonomi ve istatistik alanlarında zaman serileri arasında uzun vadeli bir denge ilişkisi olup olmadığını analiz etmek için kullanılan bir kavram) incelemektedir. Araştırmada, petrol fiyatlarını temsilen Avrupa Brent Petrol Spot FOB (varil başına USD) fiyatı, enflasyon göstergesi olarak Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve döviz kuru olarak ABD Doları (USD) / Türk Lirası (TRY) kullanılmaktadır.
Eş bütünleşme ilişkisini test etmek amacıyla zaman serisi analizlerinde, yapısal kırılmalar dikkate alınarak Hatemi-J ve Maki testleri kullanılmaktadır. Öğr. Gör. Dr. Necati Altemur çalışmasında, petrol fiyatları, enflasyon ve döviz kuru arasında uzun vadede anlamlı bir eş bütünleşme ilişkisi bulunmaktadır. Türkiye'nin yüksek enerji talebi ve dışa bağımlılığı, petrol fiyatlarındaki dalgalanmanın enflasyon ve döviz kurunu artırdığını, üretim maliyetlerini yükselttiğini ve bütçe açıklarını büyüttüğünü göstermektedir. Yapısal kırılmalar analizinde, 1994, 2001, 2013 ve Covid-19 krizlerinin etkileri öne çıkmaktadır. Bu durum, enerji bağımlılığının azaltılması ve yenilenebilir enerji yatırımlarının önemini vurgulamaktadır.
ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SUNULMAKTADIR
Malatya Turgut Özal Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Dergisi'nde yayınlanan makalede, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için önemli adımlar atması gerektiği vurgulanmaktadır. Çalışmada, literatürdeki diğer kaynaklarda Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak için alternatif kaynaklara yönelmesi gerektiğinin ortaya konulduğu belirtilmektedir. Özellikle güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımların, çevre kirliliğini azaltırken aynı zamanda dışa bağımlılığı da düşürdüğü ifade edilmektedir.
Çalışmada, kara taşımacılığı yerine deniz yolu ve tren kullanımının artırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu değişiklik, enerji verimliliğini artırarak ekonomik büyümeye katkı sağlayabilmektedir. Araştırmanın katkısı, kırılma dönemlerinin belirlenmesi ve dönemin derinlemesine analizidir. Gelecek çalışmalarda daha geniş dönemler ve farklı değişkenlerin eklenmesiyle ilişkiler netleşebilir ve enerji politikalarının belirlenmesinde önemli bir rol oynayabilmektedir.
Muhabir: Sinem Kaya