Hayat ve Ölümün Arasında: Yoğun Bakım Hemşirelerinin Rolü
Yoğun bakım ünitelerinde görev yapan hemşireler, ölümle sonuçlanabilecek vakalarla sıkça karşılaşarak, hayatlarının son dönemlerini yaşayan hastalara bakım hizmeti sunmaktadır. Bu süreçte sağlık çalışanlarının ölüm öncesi ve sonrası süreçlere ilişkin bilgi ve deneyim düzeyleri, hem hasta bakımını hem de hukuki süreçleri doğrudan etkilemektedir.
Modern sağlık sistemlerinde ölümün gerçekleştiği yerler farklılık göstermekle birlikte, hastaneler ve özellikle yoğun bakım üniteleri bu süreçlerin en sık gözlemlendiği alanlar arasında yer almaktadır. Yoğun bakım hemşirelerinin, ölümü yaklaşan hastaların fiziksel değişimlerini tanıması ve doktorlarla etkili bir iş birliği içinde ölüm tanısının doğru şekilde değerlendirilmesi hayati önem taşımaktadır. Aynı zamanda, kanıta dayalı hemşirelik uygulamaları ve standart terminolojinin kullanımı, hasta güvenliğinin sağlanması ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesinde kritik bir rol oynamaktadır.
BÜTÜNCÜL BAKIM VE HEMŞİRELERİN ÖNEMİ
Giresun Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Esra Özkan ve Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Halil İlhan Aydoğdu tarafından hazırlanan “Yoğun Bakım Hemşireleri: Ölümün İlk Tanıkları” başlıklı çalışmaya göre, ölümün hukuki açıdan doğru tanımlanması ve ölüm zamanının belirlenmesi, hasta bakımında önemli bir yer tutmaktadır. Çalışmada, ölüm tanısının doğru konulması ve ölüm sonrası değişikliklerin tanımlanabilmesi için hemşirelerin rolüne vurgu yapılmaktadır.
Amerikan Bütünsel Hemşireler Birliği (AHNA), bütünsel hemşireliği, bireyin doğumdan ölüme kadar iyileşmesini destekleyen bir yaklaşım olarak tanımlamaktadır. Bu yaklaşım, fiziksel sağlıkla birlikte zihinsel ve ruhsal boyutları da kapsar. Hemşirelerin bu felsefeyi benimseyerek hastalara bütüncül bir anlayışla yaklaşması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, yaşamının son dönemindeki hastalar ve hasta yakınlarıyla etkili iletişim kurmak hemşirelerin temel sorumlulukları arasında yer almaktadır. Ölüm sürecine dair bilimsel bir rehber olan tanatoloji, klinik ölüm, beyin ölümü ve ölüm sonrası süreçler gibi konulara ışık tutarak, sağlık çalışanlarına yol göstermektedir.
ADLİ TIP BİLGİSİ ŞART
Intensive Care Nurses: The First Witnesses Of Death dergisinde yayımlanan çalışmada, ölüm tanısının doğru şekilde yapılabilmesi için öncelikle solunum, dolaşım ve santral sinir sistemlerinin detaylı bir şekilde muayene edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Solunum ve dolaşım sistemi muayenelerinde kişinin nefes almadığı veya kalbinin durduğu tespit edilirken, santral sinir sisteminde beyin sapı işlevleri, göz bebeği, kornea ve yutak refleksleriyle kontrol edilmektedir. Ölümün kesin olarak tanımlanamadığı durumlarda muayeneler tekrar yapılmaktadır.
Güncel tıbbi uygulamalarda, ölüm öncesi ve sonrası süreçlerin doğru şekilde tanımlanması ve yönetilmesi hem tıbbi hem de hukuki açıdan büyük önem taşımaktadır. Beyin ölümü, yalancı ölüm ve ölüm sonrası bulguların yanlış değerlendirilmesi, hukuki süreçler ve tıbbi müdahaleler üzerinde ciddi sonuçlara yol açabilmektedir. Bu nedenle, hemşireler ve diğer sağlık çalışanlarının adli tıp ve ölüm süreci hakkında kapsamlı eğitim almaları gerekliliği vurgulanmaktadır.
Bu çalışma, sağlık profesyonellerinin ölüm sürecine yönelik bilgi ve deneyimlerini artırarak, hem hasta bakımını iyileştirmek hem de hukuki süreçlerde doğruluğu sağlamak adına önemli bir rehber sunmaktadır.
Muhabir: Tülin Ersoy