ŞEBİN GÜNDEM
HV
19 MART Salı 13:15
Advert

Murat Dursun Tosun: ”Taş Mescidin yeniden onarılarak ibadete açılması Şebinkarahisar’ın boynunun borcudur”

Taş Mescidin Şebinkarahisar için anlamı nedir? Taş Mescid üzerinde neden bu kadar durulmaktadır? Şebinkarahisar ve Taş Mescit.

ŞEBİNKARAHİSAR
Giriş Tarihi : 11-03-2023 17:55   Güncelleme : 11-03-2023 18:08
Murat Dursun Tosun: ”Taş Mescidin yeniden onarılarak ibadete açılması Şebinkarahisar’ın boynunun borcudur”

Şebinkarahisar ve Taş Mescit

Taş Mescidin Şebinkarahisar için anlamı nedir?

Taş Mescid üzerinde neden bu kadar durulmaktadır?

Taş Mescidin Şebinkarahisar tarihindeki yeri nedir?

Taş Mescidin yeniden onarılarak ibadete açılması Şebinkarahisar’ın boynunun borcudur” diyen Araştırmacı, Yazar Murat Dursun Tosun ve “Taş Mescidin 1366 Tarihinde Eretnalı Melik Ahmed zamanında yapıldığının rivayet edildiğini” belirten Emekli Öğretmen Araştırmacı yazar Ünsal Çalık’ın kitaplarında ve yazılarında dile getirdiği Taş Mescit neden gün yüzüne çıkarılamıyor.

Alucralı Hemşehrimiz Araştırmacı, Yazar Murat Dursun Tosun’un Taş Mescit hakkında yayımladığı bilgiler ışığında, yine Şebinkarahisar’ın evladı, Emekli Öğretmen Araştırmacı yazar Ünsal Çalık Hocamızın öncülüğünde, Şebinkarahisarlı yetkililerin bu konuya hassasiyet göstererek Taş Mescidi ayağa kaldırarak tarihi sorumluluktan kurtulup Şebinkarahisar’a kazandırmalıdırlar.

Araştırmacı Yazar Murat Dursun Tosun’un arşiv araştırmalarında bulduğu dokümanlar ve Taş Mescit hakkında yayımladığı yazısında Şebinkarahisarlılara çağrıda bulunarak şöyle diyor;

“Taş Mescidin yeniden onarılarak ibadete açılması Şebinkarahisar’ın boynunun borcudur. Bu gerçekleştirilmediği takdirde Şebinkarahisar’ın isteklerine ulaşması da zordur. Bu konuda daha önce de yazı yazmıştım.

Bu kez Erzurum Ahkâm Defterlerine bakarken Taş Mescitle ilgili karşılaştığım bilgi ve belgeleri ayırdım ve paylaşıyorum. İlgilisine…

Aşağıda Taş Mescit Vakfına ait olan ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden alınan bir belgenin transkripsiyonunu inceleyeceğiz. Bu belge Siyakat ve Divani yazılardan oluştuğu için okunması oldukça zor ve uzmanlık isteyen bir ihtisastır. Özellikle siyakat yazısının okunması başlı başına bir müşkülattır ve bu yazı türünü okuyabilen kişi sayısı da çok azdır. Bu yazıyı okuyabilen uzmanların bir kısmı da Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde çalışmaktadır.

Bu nedenle bu konuda arşivde çalışan Çamoluklu hemşehrim Dursun Kayabaşı’ndan yardım istedim. Sağ olsun o da her zaman olduğu gibi beni kırmayarak belgenin okunması konusunda yardımcı oldu. Bu nedenle kendisine ve belgeyi okuma konusunda katkısı olan diğer arkadaşlara çok teşekkür ederim. Ayrıca Şebinkarahisar’ın değerli araştırmacısı ve arşiv kolleksiyoneri Ünsal Çalık Bey’e de teşekkür ederim. Kendisi daha önce Taş Mescitle ilgili ulaştığı bilgileri ve yazıdığı yazıyı benimle paylaşmıştır. Bu yazısı da belge transkripsiyonundan sonra aynen alıntılanmıştır.

Taş Mescitle ilgili olarak daha önce ben de bir yazı yazmış ve bu yazımızda tamamını paylaştığım belgenin bir kısmını yine o zaman Dursun Bey’in yardımıyla okumuş ve yorumlamıştık. Buna ilaveten Şebinkarahisar’da yaşanan depremden etkilenen Rumların ev yapmaları için Taş Mescit Vakfından kendilerine satılan bir tarlayla ilgili belgeyi de yayınlamıştık.

https://muratdursuntosun.wordpress.com/2015/05/01/karahisar-i-sarki-tas-mescidi/

2015 yılının Mayıs ayında İstanbul’un fethi münasebetiyle Şebinkarahisar Kaymakamlığı’nın daveti üzerine Fatih Camisi avlusunda açtığım “Hatt-ı Ahşap” sergisi münasebetiyle Şebinkarahisar’da bulunduğum süre içinde Yücel Başaran’la yaptığımız şehir gezisi sırasında Taş Mescidin içler acısı halini de fotoğraflamıştım.

Taş Mescit üzerinde neden bu kadar durulmaktadır, onun Şebinkarahisar için anlamı nedir? Bunu açıklamak gerekmektedir. Sayın Ünsal Bey’de bu konuda çalışmakta, gayret sarf etmektedir. Yazının en sonunda bulunan açıklaması da çok önemlidir.

İsterseniz bu açıklamaya bir soruyla başlayalım. Şebinkarahisar’da camiye ihtiyaç mı vardır? Yeteri kadar cami yok mudur? Cemaat camilerden dışarı mı taşmıştır? Elbette ki neden bu değildir. Şebinkarahisar’da yeteri kadar cami ve mescit vardır. Ancak Taş Mescit, Avutmuş ’da bulunan Behramşah Camisiyle birlikte Şebinkarahisar’a vurulmuş bir İslam mührüdür adeta.

Ünsal Bey yazısında Taş Mescidin 1366 Tarihinde Eretnalı Melik Ahmed zamanında yapıldığının rivayet edildiğini belirtmiştir. Rivayet demek bir söylenti, sözlü tarih anlamındadır. Ancak Şebinkarahisar’ın bilinen en eski camisinin Mengücek Oğulları Beyliği zamanında yapılmış Behramşah Camisi olduğu düşünülürse Taş Mescidin de bu döneme ait olabileceği ihtimal dahilindedir. Elde bu konuda net bir bilgi olmadığı için şimdilik kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Ancak her iki cami-mescit de çok eski tarihi eser olma özelliğine haizdir. Behramşah Camisi 1071 Malazgirt zaferinden sonra kurulan beylikler dönemine aittir. Mengücek Oğulları Beyliği Şebinkarahisar ve çevresinin iskânına önemli katkılar sağlamıştır.

 

 

https://muratdursuntosun.wordpress.com/2012/02/25/menguceklerin-sebinkarahisarin-ve-cevresinin-turklesmesine-olan-katkisi/

Belgede vakfın kuruluş tarihi olarak 11 Muharrem 953 (14 Mart 1546) ve kurucu olarak da Mehmet bin Abdullah el Konevi belirtilmiştir. Bu bilgilere göre iki sonuç ortaya çıkmaktadır. Ya mescit düşündüğümüz gibi çok önceki tarihlerde inşa edildi ve Mehmet bin Abdullah el Konevi tarafından ihya edilmek üzere adına vakıf kuruldu. Ya da mescidi de o inşa ettirdi, vakfı da o kurdu. Her ikisinin de olması mümkündür. Binaberin Mehmet bin Abdullah el Konevi kendisi bi’z-zat Şebinkarahisarlı olmamasına ve mahlasından da anlaşılacağı üzere (Konevi) Konyalı olmasına rağmen muhtemelen memur olarak bulunduğu Şebinkarahisar’dan etkilenmiş ve mevcut mescide hami olmuş ya da mescidin banisi (yaptıranı) olmuş, mamelekini (servetini) de mescide vakfetmiştir.

Gelgelelim senelerce hizmet veren namaz kılınan, kuran ve ezan okunan bu mescit zamanın tahribatına yenik düşmüş en önemlisi de bizlerin ilgisizliğine maruz kalmıştır. Bu durum Şebinkarahisar’a hiç yakışmamaktadır. Taş Mescit çok büyük bir yapı olmadığından çok büyük maliyet gerektiren bir yatırım da değildir. Bu anlamda bir irade oluştuğu ve yeniden ihyası için bir dernek kurulduğu taktirde elbirliği ile aslına uygun olarak rölevesi çıkartılarak inşa edilebilir. Taş Mescit vakıf eseri olduğundan yapılacak resmi başvurular sonucunda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden gerekli izin ve yardım alınabilecektir.

Konumu itibarıyla Şebinkarahisar’ı tepeden gören bir mahalde olduğundan yapılacak çevre düzenlemesiyle birlikte şehir için güzel bir yer olacağına şüphe yoktur. Himmet sahiplerine duyurulur.”

Saygılarımla,

Murat Dursun Tosun

Arşiv Fon Kodu: AE.SMHD.I.. DosyaNo: 230, Gömlek No: 18380, Tarihi: 29 (Z) Zilhicce 1163 (29 Kasım 1750), Konusu: Karahisar-i Şarki’de vaki Taş Mescidi Vakfı tevliyet ve imametinin müştereken tevlihine dair dokuz yüz sekiz (1502-1503) tarihli vakfiye suretini havi Seyyid Musa ve Seyyid İbrahim’in arzuhali. a.g.tt

HüseyinHüseyin